
Arama Sonuçları
Boş arama ile 338 sonuç bulundu
- PEYGAMBERİN ŞARKISI
PEYGAMBERİN ŞARKISI - KİTAP TAVSİYESİ Paul LYNCH Çeviren: Mert Doğruer Yayınevi: Delidolu Yayınevi Tür: Roman Basım Tarihi:2025 Sayfa Sayısı:240 Romanımız bir distopya romanı olmasına rağmen, okudukça gününüz dünyasında yaşananlara hiç de yabancı gelmeyecek. Yazar Suriye’deki iç savaştan esinlenerek romanını yazmıştır. Roman Kuzey İrlanda’da geçmektedir. Otoriterleşen bir devlet, sağcı bir hükümetin keyfi yönetimi, polis şiddeti, iç savaş, gözaltılar, sokağa çıkma yasağı, adaletsizlikler ve nihayetinde ölümler. Kaybolanların hiçbir zaman geri gelmeyeceğini sarsılatarak okutan bir roman. Sağ kalan çocuklarını daha iyi bir ülkede büyütmek isteyen, tek başına kalmış bir kadının, annenin romanı; bir ülkenin çöküşünü, toplumunun karanlıkta kalarak hızlı çözülüşünün anlatımıdır aslında romanımız. Yazar, Peygamberin Şarkısı adını koyar romanına. Neden mi?Kendinin de yazdığı gibi: Dünyanın sonunu gelmediğini de görüyor, dünyanın sen yaşarken ani bir olayla yıkılacağını düşünmenin kibir olduğunu anlıyor, biten senin hayatın, sadece senin hayatın, peygamberlerin söylediği şarkının çağlar boyunca söylenenle aynı olduğu anlıyor Eilish, kılıcın inişi, yanıp yıkılan dünya, öğle vakti dünyaya çarpan güneş ve karanlığa savrulan dünya, peygamberin ağzında vücut bulunan bir tanrının uzaklara defedilecek kötülüğe kustuğu öfkesi, peygamber aslında dünyanın sonunu değil, yaşananları ve yaşanacakları, bazılarının başına gelse de bazılarının muaf tutulduğu şeyleri haber veriyor, dünyanın sonu daima tekrar tekrar gelir ama tek bir yerde, başka yerde değil, dünyanın sonu her zaman sınırlı bir olay olmuştur, ülkenize gelir, şehrinizi ziyaret eder, evinizin kapısını çalar, başkalarınaysa yalnız uzak bir ikaz olur, bültenlerdeki kısa bir haber, olanların halkta ağızdan ağza yayılan bir yankısı… PEYGAMBERİN ŞARKISI - KİTAP TAVSİYESİ
- Roma İmparatorluğu’nun Kutsal Vesta Ateşi - Tarih
Roma İmparatorluğu’nun Kutsal Vesta Ateşi - Tarih Ateş antik dünyada aydınlatıcı, yakıcı, pişirici, temizleyici olmasından ötürü kutsal olarak görülmüştür. Antik Roma’da da Ateş kutsal ve sonsuzluğun simgesi ve tanrıça Vesta’nın simgelerinden olmuştur. Antik Roma’da Vesta, Yunanca Hestia olarak geçer ve evin, devletin, toplumun, ailenin koruyucusu olarak bilinen bir tanrıçadır. Verimliği ifade eder. Vestia ya da Hestia Posedion ve Apollo tanrılarının evlenme tekliflerini reddederek bakire kalmayı tercih eder. Zeus bu yüzden ona “bakire” sıfatını vererek ailenin, toplumun, devletin koruyuculuğu görevini de vermiştir. Antik yazarlara göre Vesta rahibelerinin kökeni Romanı kuruluşunda yatar; Roma’nın kurucuları Romolus ve Romus’un anneleri bir bakiredir. O, Rhes Silvia adı ile bilinen bir başrahibedir. Antik Roma’da evin ya da ailenin koruyucusu olan tanrıça Vesta için şehrin merkezinde Roma forumunda adına bir tapınak yapılmıştır. Bu tapınağın merkezinde bir ateş yanar, bu ateş söndürülmeyerek daima tazelenir. Çünkü ateş Roma’nın ebedi yaşamının ve dayanaklığını temsil etmiştir. Tapınakları diğer tapınaklar gibi dört kenarlı değil yuvarlak biçimindedir. Ateş her sene 1 Martta söndürülür ve yeniden yakılır; şehrin yenileşmesini simgelemiştir bu durum. Roma bu tapınağa bakireler ya da rahibeler tapınağı da demiştir. Tapınaktaki bakireler kutsal ateşi söndürmemekle görevli olmuşlardır. Ola ki sönerse bu Roma için felaket günlerinin ve yıkımının habercisi olacaktır. Bakireler ülkenin başına gelen her Türklü oluşumlardan mesul tutulur. Suçlu bulunurlarsa surların dışında bir yeraltı odasına kapatılır ve ölümlerinin tanrıyı memnun etmesi için dilenir. Buradan kaçmanın yolu ise suyu elekle taşıma mucizelerini göstermeleridir. Tapınakları, gündüz herkese gece ise sadece kadınlara açıktır. Tapınakta ayrıca devletin belgeleri de muhafaza edilir. Tanrıçanın tasviri, betimlenmesi, heykeli yapılmamıştır. Bu yüzden sık karşımıza çıkmaz. Nedeni erkekler tarafında arzulanmasının önüne geçmek, bakireliğin saflığını korumak için. İstisnai olarak Roma sikkelerinde ve Pompei’nin duvarlarında antropomorfik olarak görünse de karakteri korunur. Antik Roma’da her dua ve ritüel Vesta adı ile başlar. Vesta tapınağındaki bakire almanın yolu soylu ailelerinin kız çocuklarından geçmektedir. Soylu aileler kızlarını küçük yaşta bu tapınağa verirler. Yaşları 10 ya da daha küçük olan bu kızlar, 30 yıl boyunca kendilerini dinsel yaşama adalar. 30 sene dolunca devlet çeyiz verir ve evlenmeleri için özgür bırakılır. İstemezlerse bakireliğe devam ederler.ve içlerinden biri başrahibe olur. Bu 30 yılın ilk on yılı öğrenme, ikinci on yılı rahibelik, son on yılı ise diğer yeni gelenleri eğitmek üzeredir. Bu bakireler Antik Roma’da baba, eş otoritesine maruz kalmayan, özgür kadınlardır. Rahibelerin diğer kadınlardan ayrılan statülerdi vardır; Roma kentinde araba kullanabilmeleri, imparatorluk kürsüsünde yer almaları, bir bakışı ile idam mahkûmu olanları bağışlamaları gibi. Görevlerine kısaca değinecek olursak: Ateşi harlı, tapınağı temiz tutmak. Yapılan ilk hasattan başak toplamak, festivalleri yönetmek, tanrıçaya kurban kesmek ve bakire kalmak. Yeri geldiği zaman imparatorlara da danışmanlık yaparlar. Toplanan başaklar ise tuzla karıştırılıp salsa adındaki bir ekmek yapılır. Hasadın bu ilk ürünü tanrıçaya sunulur.; senenin bereketi, fırıncının işinin rast gitmesi için. Roma İmparatorluğu’nun Kutsal Vesta Ateşi - Tarih
- Sezar’ın hakkı Sezar’a -Tarih
Sezar’ın hakkı Sezar’a -Tarih İsa tarihin Roma İmparatorluğu döneminde, Filistin denilen bölgede yaşamıştır. Bu dönem M.S I.yüzyıl olarak geçer ve Filistin diye bilinen bölge de bugünkü Suriye, Ürdün, Lübnan’ı da içine alan bölgedir. Vergi dediğimiz kavram bugün devlettin vatandaşlarından yine vatandaşa hizmetler için topladığı paradır. Vatandaşın vergi ödeme tarihi ise ilk devletin kurulmasına kadar gider. İsa dönemi Roma da kendisine vergi verilmesini istiyordu. Ancak Yahudiler toprakların Roma’ya değil kendilerine ait olduğunu, bu yüzden de onların hiçbir hakkı olmadığını düşünüyorlardı. Ve bir grup yetkili İsa’ya gidip Roma’ya vergi ödenmesinin doğru olup olmadığını sordular. İsa ise vergi ödemesinde kullanılan Roma sikkesini kastederek “ Bana bir dinar gösterin ” der. Gösterilir ve “ Üzerindeki resim ve yazı kimin ?” der. Yetkililer “ Sezar’ın ” der. İsa ise “ Öyleyse Sezar’ın hakkı Sezar’a, Tanrı’nın hakkını da Tanrı’ya verin ” der. Sezar’ın hakkı Sezar’a -Tarih
- İLK YILLARIN EKMEĞİ - Kitap Tavsiyesi
İLK YILLARIN EKMEĞİ - Kitap Tavsiyesi Heınrıch BÖLL Çeviren: Zeyyat SELİMOĞLU Yayınevi: Can Yayınları Tür: Roman Basım tarihi: 2022 Sayfa Sayısı:104 Romanımız bir günü anlatır. Ama o bir gün içinde II.Dünya Savaşı’nın ağır yenilgisini, Hitler Almanya’sının savaştan sonra yaşadığı açlığı, yoksulluğu, toplumun yabancılaşmasını, zor hayat şartlarında hayatta kalma zorluğunu ve aşkı anlatan bir roman. Parası olmadığı için başta ekmek olmak üzere her şeyin fiyatını öğrenmek zorunda kalan bir başkahraman; ekmek için babasının kitaplarını gizliden satan bir kahramanımız sonraki yıllarda ekonomik durumunu düzeltse de ekmeğe olan özlemini hiçbir zaman aklından çıkaramayacak, öyle ki o ekmeksiz kalma korkusu cebinde her gün ekmek taşıma alışkanlığını doğuracak. Açlığın yarattığı korkuyu okurken hissedeceğiniz bir roman. Ve en önemlisi her gün yediğiniz ekmeğe eskisi gibi bakamayacağınız bir roman. İLK YILLARIN EKMEĞİ - Kitap Tavsiyesi
- TÜRK ATASIMUSTAFA KEMAL’İN İZİNDE
TÜRK ATASI MUSTAFA KEMAL’İN İZİNDE - Kitap Tavsiyesi Loulou DEDOLA Çeviren: Özlem İnce Yayınevi:”Presstij” İKM yAYINCILIK Tür: Çizgi Roman, Tarih Basım Tarihi:2020 Atatürk’ün ülkesine devrimlerle kattığı değerleri bir çizgi roman tadında sunar kitabımız. Hikâyesi ise ölümcül bir hasta olan Afife’nin radikal İslamcıların ağına düşen bir genci, içine girdiği bataklıktan Atatürk’ün yaşamanı, savaşlarını, devrimini, siyasetini aktararak kurtarma çabasıdır. Atatürk’ün çizdiği yolda sadece kendi milletine değil tüm insanlığa bıraktığı mirası, mesajı onda anlamlandırabilmek için uğraşır Afife. Her yaştan okuyucumuz, ama özellikle de küçük yaş grubundaki okuyucularımıza Atatürk’ü ve onun vatan, millet sevdasını, bu uğurda yaptıklarını anlatmada başvuracağımız müthiş bir çizgi roman eseri. Üstelik bu eser bir Fransız tarafından yazılmış olması da Atatürk’ün evrenselliğini bir kez daha göstermenin, anlatmanın ve anlamlandırmanın başka güzel bir yanı. Eserimiz Bedri BAYKAM’ın önsözü ile başlar ve Winston CHURCHILL sözü ile biter. Ayrıca yazarın ve çizimleri yapan sanatçıya da dair kısa bir bilgilendirme de yapılmıştır. Churchill: Atatürk yaşasaydı, İkinci Dünya Savaşı olmazdı. TÜRK ATASIMUSTAFA KEMAL’İN İZİNDE - Kitap Tavsiyesi
- VE İNSAN TANRIYI YARATTI - Kitap Tavsiyesi
VE İNSAN TANRIYI YARATTI - Kitap Tavsiyesi Selina O’GRADY Çeviren: Melih PEKDEMİR Yayınevi: Ayrıntı Yayınları Tür: Din, Araştırma Basım Tarihi:2020 Sayfa Sayısı:400 İnsan varolduğu andan itibaren doğa olaylarında bir anlam aramış, kendini besleyen toprağa, suya, havaya neden bulmaya çalışmıştır. Ve bu arama sonucu hayatına yön veren her şeye kutsallıklar atfederek tanrılar yaratmış ve adına da din demiştir. Eski insanlar evrenin oluşmasından kendi varlığına, yağmurun yağmasından toprağın bereketine, toplumun birlik ve düzeninden ölümden sonraki yaşanacaklara kadar, kısaca nefes aldığı yaşamın her alanında kendine kuralar bütünü oluşturacak, bu kurallara da değerler atfederek, bağlanarak bir de bir düzine semboller üreterek, din dediğimiz, kutsal bir öğreti hazırlamıştır, hem kendine hem de kendinden sonraki nesillere. Bu kurallar bütününün, dini öğretilerin, ilk tarihi doğumuna bakacak olursak yaşamın her alanında yaratıcılar olmuştur. Biz, insanlığın bu dini tarihine Politeizm ya da çoktanrıcılık demişizdir. Zaman içerisinde bu politeizm monoteizme evrilmiştir. Politeizmde olan birden fazla tanrı monoteizmde tek bir yaratıcıya dönüşürken, ona yardım için meleklere de olmuştur. İşte yazarımız, kitabında insanlığın tarihi süreç içerisinde poleteizimden monoteizme dönüşümünü, döneminden ayrı düşünemeyeceğimiz siyasetleri de içine alarak anlatmıştır; bolca kaynaklardan faydalanarak. Zerdüştlük, Yahudilik, Budizm, Konfüçyüsçülük, stotacılık gibi topluma yön veren akımları tarafsız bir biçimde incelenerek yazılmıştır. Din denen olgunun siyasete nasıl bulaştırıldığını, din aracılığıyla yapılan siyaseti ve topluma yön verilişi okursunuz. Sonuç insanlar tanrılar yarattı. Ve tanrılar yoluyla -ya da tanrı- iktidarı elde tutmayı öğrendiler, güçlü sınıflar da bu sayede güçlerine güç eklediler, yanlışlarını, hatalarını din yolu ile normalleştirmeyi, unutturmayı sağladılar. Din tarihini bilmek isteyenlerin okuması gereken bir araştırma inceleme kitabı. VE İNSAN TANRIYI YARATTI - Kitap Tavsiyesi
- Yalçın Nereye Koşuyor? - Kitap Tavsiyesi
Yalçın Nereye Koşuyor? - Kitap Tavsiyesi Emin ÇÖLAŞAN Yayınevi: Milliyet Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi:1985 Sayfa Sayısı:241 Hayali belgelerle İller Bankası’nın çaycısı iken 1990’ların dolancılık suç kategorisinde olan bankerliğe adım atan Yalçın Doğan, tutuklanır ve mahkeme 25 yıla hüküm verir; lakin bankerlik suçundan hapishanede yatan tek banker Yalçın Doğan olur!… Buna üzülen Doğan, dönemin ve dönemimizin usta gazetecilerinden olan Emin Çölaşan’a mektuplarla ulaşarak hikâyesini anlatır. Sağolsun Çölaşan’da bu mektupları öyküleştirerek, biz, okuyuculara Doğan’ın ve dönemin banker hikayesini anlatmıştır. Çaycı, hamburgerci, kooperatifçi, gazeteci, sanayici ve nihayetinde 1980’lerin bankerlerinden biri olmuştur Yalçın, sırf zengin olduğu için, bankerliği sırasında, İstanbul’da Bebek Otel’de Kadir İnanır’ı şık bir kadınla içki içerken görürken, Hilton Otelde Sadri Alışık ile tanışıp onu masasının hesabını öder; yine bankerliği sayesinde dönemin en güzel, alımlı kadınlarla beraber olurken siyasilerle de tanışma fırsatı bulur…. Yalçın Doğan aslında Turgut Özal’ın ülkede başlattığı liberal politikaların getirilerinden sadece birisiydi aslında. Tek istediği, Koç, Sabancı, Şarık Taralar gibi dönemin ünlü holdinglerinden birine sahip olmak ve çok çok zengin olmaktı. Ama işler umduğu gibi gitmez. Ve hikâyesini Çölaşan bize anlatır. Kitap aslında iki cilttir. İkinci cildini maalesef sahaflarda bulamadığımdan sadece birinci cildi hakkında yazdım. Yakın tarihle ilgilenen, Turgut Özal’ın liberal politikalarının getirileriyle ilgilenen, ekonomiyle ilgilenen herkesin okuması gerekir. Tarihe “bankerler krizi” olarak geçen olayın bankerlerinden birinin hikayesini bizler ulaştırdığı için Çölaşan’ın kalemine sağlık… Umarım ikinci cildini de bulabilirim. Yalçın Nereye Koşuyor? - Emin Çölaşan
- Döl Bereketi - Kitap Tavsiyesi
Döl Bereketi - Kitap Tavsiyesi Emile ZOLA I- II, III Cilt Çeviren Hamdi VAROLOĞLU Yayınevi: Milli Eğitim Basımevi Tür: Roman Basım Tarihi: I.cilt: 1990, II. cilt: 1991, III. cilt: 1991 Sayfa Sayısı: I.cilt:411, II. cilt:295, III. cilt:194 Dönem: 1800’lü yılların son çeyreği. Yer: Paris. Konu: Doğurganlık, Sanayi Devrimi ile iktidarların nüfusu artırma faaliyetleri, toprağı işleyecek olan genç nüfusa olan ihtiyaç, savaşta savaşacak, yeri geldiği zaman ölecek oğullar, kocalar, kardeşler… ve fakirlik. Tıpkı bugünkü, dünya iktidarlarının politikaları gibi sanki… 19.yüzyılın sonlarından bir Paris manzarası sunar Zola. Fazla çocuk- az çocuk, çocuk esirgeme kurumu, sütannelik, doğum kontrolleri, kürtaj, aile kavramı, yoksulluk ve Fransa’yı meşgul eden ahlaki çözümlemeler ve sömürgeciliğe tatlı bir bakış! Gerçekçi bir yazım ile geçmişin sorunlarına ışık tutan bu eserleri okuduğunuzda, şunu fark edersiniz aslında “Ne kadar çok çocuk o kadar bereket” anlayışının etkisini kaybetmeden devam ettiğini... Kadın, erkek olarak doğurganlığı teşvik etmek ya da reddetmek her dönemin insanının bir sorunu olmuştur, olmaya devam edecektir. Eseri okurken bazı kahramanların ağzından “”Ne kadar çok çocuğa sahipsen o kadar çok vatanseversin” düşüncesi okuyucu olumlu, olumsuz eleştirilere sevk edecektir. Üç ciltten oluşan eserimizin orijinal isimler, Döl Bereketi, Emek, Gerçek. Aslında yazarımız dört cilt olarak düşünür ve dördüncü cilt, “4 İncil” dediği gibi, “Adalet”tir ama yazarımız tamamlayamadan ölmüştür. Sigmund Freud “okuduğum en ilginç eserlerden” demiştir, bu eserler için. Döl Bereketi I - Emile Zola Döl Bereketi II - Emile Zola Döl Bereketi III - Emile Zola
- Musa'nın Uykusu - Kitap Tavsiyesi
Musa'nın Uykusu - Kitap Tavsiyesi Tuğba DOĞAN Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi:2012 Sayfa Sayısı:153 Zeliha, abla ve abisinden göremediği o “biz olma duygusunu”, yeni doğacak olan kardeşiyle ümit eder. Ama işler yolunda gitmedi, kardeşi Musa zihinsel engelli olarak doğdu. Ailesinden göremediği sevgiyle Zeliha’nın hem hayatla bir kavgası başlayacak hem de kardeşi Musa’nın tüm sorumluğunun annesinin kaza geçirmesiyle üstene alacak; Zeliha, artık bireysel, ailesel sorgulamalarını yapar, hayatın anlamını, amacını anlamlandırmaya çalışır. Romanın son bölümünde ise Zeliha’nın kaleminden Semender öyküsünü okursunuz. Bize hakikati sorgulatmak isteyen yazarımızın ilk romanıdır. Üslup akıcı, sakin, dil duru bir Türkçe. Musa'nın Uykusu - Tuğba Doğan
- Edep Ya Hu - Kitap Tavsiyesi
Edep Ya Hu - Kitap Tavsiyesi Mehmet ANIL Yayınevi: Can Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi:2017 Sayfa Sayısı:197 Romanımızın konusu Kız Ferhat’ın hikayesidir aslında; Osmanlı’nın gizli bırakılan ya da bırakılmak istenen, yazması yazarlarca cesaret istenen “oğlancılık” ın hikayesidir Kız Ferhat’ın hikayesi. Yazarımız bir Hristiyan erkek çocuğunun nasıl devşirildiği, zamanla kendini nasıl kadın hissettiğini, hissettirildiğini anlatırken diğer yanda da Genç Osman’ın katledilişini, yeniçeriliğin yozlaşmışlığını, 65.ortanın iktidarını anlatır. Anlatımı sade üslubu akıcıdır. Romanımız Osmanlı tarihinin her alanını okumak isteyenlerin bir solukta okuyacağı romanlardandır. Ancak kitapta eşcinselliğe dair cümleler vardır; bundan ötürü bazı okuyucular tarafından bu özellik rahatsız edebilir. Kitaptan Alıntılar: -Bu mevzuyu daha önceki itirafların arasında sayıp saymadığımı hatırlamıyorum. Olsun, hatalarımı ve günahlarımı tekrar tekrar anlatayım da ben, sevapları atlasam da olur. Tek bir emilim varsa o da, kendimi affettirmektir sevgili Allah’ım, ödüllendirilmek değil. -Meydan durulmuş, kalabalık tekrardan yerlere oturmuştu. Aralarında gevezelik eden neferlerden yükselen hafif uğultu dışında kışla sessiz sayılabilirdi. Buna karın camide tutuşan fesat ateşi için için yanmaya devam ediyordu. … -Kimseye güvenemediklerinden infazı önce kendi başlarına yapmaya niyetlenmişler. Bakmışlar olmayacak, bizi çağırmak mecburiyetinde kalmışlar. Davud Paşa burnundan solumakta haklı. Osman son nefesini vermeden rahat etmeyecek. Bu işin dönüşü yok, Biliyor, Osman ölmezse kendisi ölecek. Bu açıdan bakıldığında ikisi de canını kurtarmaya çalışıyor… Edep Ya Hu Mehmet Anıl
- KASEME Bir Cinayet Romanı - Kitap Tavsiyesi
KASEME Bir Cinayet Romanı - Kitap Tavsiyesi Gülfem PAMUK Yayınevi: Everest Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi:2024 Sayfa Sayısı.237 Masalsı dille anlatılan bir recm vakasının romanıdır Kaseme. 17.yüzyıl Osmanlı’da –ilk ve son - yaşanan vakanın meraklandırıcı kurgusu ve ilginç bir sonla biten romanıdır Kaseme. Aşkın güzelliği, ayrılığın acısı, kadın olmanın zorluğu-ayrımcılığı, kız çocuğunun silinemeyen yazgısı, Müslim ile gayrimüslimin birbirlerine olan imkansız sevdası…. 17.yüzyıl Osmanlısının sosyal yapısını anlatan, elinizden bitmeden bırakamayacağınız bir romanı. Kaseme Gülfem Pamuk
- TOPRAĞIN TORTUSU - Kitap Tavsiyesi
TOPRAĞIN TORTUSU - Kitap Tavsiyesi Arthur KOESTLER Çeviren: A.Rıza YALT Yayınevi: Ararat Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi:1968 Sayfa Sayısı:314 Romanımız gazeteci yazar Kosetlerin kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı II.Dünya Savaşı’ndaki işkencelerin, deneylerin, ölümlerin tortusunu, insanlığın, insanın çökelti, kalıntı haline gelişini, anlatmıştır. Toplama kamplarını, Hitleri, Stalin’i yakından tanıyan Arthur eserinde onları da bizlere yakından tanıtmıştır. Kitabı tek cümle ile özetlersek savaşı ve yıkımını okumuyorsunuz yaşıyorsunuz.