
Arama Sonuçları
Boş arama ile 369 sonuç bulundu
- Yakınçağ Dönemi Avrupa Tarihi - Kitap Tavsiyesi
Yakınçağ Dönemi Avrupa Tarihi - Kitap Tavsiyesi PROF. DR. Mustafa AKDAĞ Yayına Hazırlayan: DOÇ.DR. Selda Kaya Kılıç Yayınevi: Berikan Yayınevi Tür: Tarih Basım Tarihi:2011 Sayfa Sayısı:234 Prof. Akdağ’ın öğrencilerine hazırladığı ders notları öğrencileri tarafından oluşturularak kitap haline getirilmiştir. Kitap, Fransız İhtilali’nin başlama sürecini, gelişimini anlatır, anlatırken de ihtilalin diğer Avrupa ülkelerine olan siyasi, ekonomi, toplumsal etkilerini mercek altına alarak incelemiştir. Napolyon, Mısır işgali, Koalisyon Savaşları, Viyana Kongresi, 1830-48 devrimleri gibi pek çok siyasal gelişmeleri; hürriyetçilik, milliyetçilik ve endüstri gibi sosyal kavramların getirdiği olguyu başlıklar altında anlatır, aynı zamanda hürriyetçilik, milliyetçilik, endüstri kavramlarının Osmanlı’da nasıl ve hangi olaylarla yer bulduğunu da okursunuz. Yalın bir dil ve yoğun anlatımlı bu eser, Yakınçağ Avrupa Tarihi’ni öğrenmek isteyenler için iyi eserlerdendir. Ders notlarından oluşmasına rağmen kitabın sonunda faydalanmak isteyenler için kaynakça da verilmiştir.
- Oktay Sinanoğlu: Bilimin Dahi Zihni - Bilim Tarihi
Oktay Sinanoğlu: Bilimin Dahi Zihni - Bilim Tarihi Oktay Sinanoğlu, Türk teorik kimyacı ve moleküler biyolog olarak, bilim dünyasında önemli bir yere sahip olan, Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük bilim insanlarından biridir. 25 Şubat 1934’te İstanbul’da doğan Sinanoğlu, küçük yaşlardan itibaren bilime olan ilgisini keşfetti. Eğitiminin ilk aşamalarını Türkiye’de tamamladıktan sonra, genç yaşta yurt dışında eğitimine devam etmeye karar verdi. Eğitim ve Kariyer Oktay Sinanoğlu, 1956 yılında İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, Amerika Birleşik Devletleri’nde Yale Üniversitesi’ne gitmek üzere yola çıktı. Burada, atom ve molekül yapıları üzerine çalışmalara katıldı ve yüksek lisansını tamamladı. 1960 yılında doktorasını tamamlayarak, 24 yaşında profesör unvanını aldı. Bu, onu o dönemde dünyanın en genç profesörlerinden biri yaptı. Kariyerinin büyük bir kısmını ABD’de geçiren Sinanoğlu, teorik kimya alanında önemli katkılarda bulundu. Moleküler biyoloji, kuantum kimyası ve moleküler modelleme gibi çeşitli alanlarda araştırmalar yaptı. Sinanoğlu, özellikle biyomoleküllerin yapı ve işlevi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır. Bilimsel Katkıları Oktay Sinanoğlu’nun bilim dünyasına katkıları, özellikle teorik kimya ve biyokimya alanında öne çıkmaktadır. Moleküler biyoloji üzerine yaptığı araştırmalar, genetik mühendislik ve biyoteknoloji gibi alanlarda önemli gelişmelere zemin hazırlamıştır. Sinanoğlu, yaşamın kimyasal temellerini anlamaya yönelik yaptığı çalışmalarla, hücresel yapılar ve işlevler arasındaki ilişkileri incelemiştir. Bu alanlarda geliştirdiği teoriler ve modellemeler, biyolojik süreçlerin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. Ayrıca, Sinanoğlu, bilimsel bilgiyi halka ulaştırma çabalarıyla da dikkat çekmektedir. Türkçe bilim kitapları yazmış ve çeşitli üniversitelerde öğrencilere dersler vermiştir. Türkiye’de bilimsel eğitimi ve araştırmayı teşvik etmek amacıyla birçok projede yer almıştır. Kişisel Hayatı ve Vizyonu Oktay Sinanoğlu, yalnızca bir bilim insanı değil, aynı zamanda bir toplum bilincine sahip bireydir. Türk bilim camiasının uluslararası düzeyde daha fazla tanınması gerektiğini savunmuş ve genç bilim insanlarının yetiştirilmesi konusunda önemli katkılarda bulunmuştur. Sinanoğlu, Türk gençlerine bilim ve eğitim alanında ilham vermek için çeşitli seminerler ve konferanslar düzenlemekte, bilimin toplum üzerindeki etkilerini sıkça vurgulamaktadır. Onun vizyonu, bilimsel düşüncenin yaygınlaşması ve genç nesillerin bilime olan ilgisinin artırılması yönündedir. Ödülleri ve Başarıları Oktay Sinanoğlu, kariyeri boyunca birçok ödül ve takdir belgesi kazanmıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından verilen “Bilim Ödülü” gibi önemli ödüllerle onurlandırılmıştır. Ayrıca, birçok üniversite ve kuruluş tarafından fahri doktora unvanı ile ödüllendirilmiştir. Oktay Sinanoğlu, bilim alanındaki olağanüstü başarıları ve insanlığa katkılarıyla, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da saygı duyduğu bir isim olmuştur. Onun hikayesi, bilime olan tutku ve azmin nasıl büyük başarılar getirebileceğinin bir örneğidir. Oktay Sinanoğlu, bilimin geleceği için bir umut kaynağı olmaya devam ediyor.
- Rosalind Franklin: DNA'nın Gizemlerini Çözen Bilim Kadını - Bilim Tarihi
Rosalind Franklin: DNA'nın Gizemlerini Çözen Bilim Kadını - Bilim Tarihi Rosalind Franklin, 20. yüzyılın en etkili bilim insanlarından biri olarak kabul edilmektedir. 25 Temmuz 1920'de Londra'da doğan Franklin, bilimsel kariyerine fizik ve kimya alanlarında eğitim alarak başladı. Kendisi, DNA’nın yapısının anlaşılmasında kritik bir rol oynamış, ancak bu katkıları yeterince tanınmamıştır. Eğitim ve Erken Kariyer Franklin, 1941 yılında Cambridge Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra, çeşitli araştırma projelerinde çalıştı. 1951 yılında DNA üzerinde çalışmak üzere King's College London'a katıldı. Burada X-ışını kristalografisi kullanarak DNA’nın yapısının belirlenmesine yönelik önemli veriler topladı. DNA Araştırmaları ve X-Işını Kristalografisi Franklin'in en önemli katkılarından biri, DNA'nın "çift sarmal" yapısının belirlenmesine yönelik X-ışını difraksiyon görüntüleridir. 1952 yılında elde ettiği "Fotoğraf 51", DNA'nın yapısının anlaşılmasında temel bir rol oynamıştır. Bu görüntü, DNA'nın sarmal yapısını ve boyutunu göstermekteydi. Ancak Franklin’in çalışmaları, onun izni olmadan James Watson ve Francis Crick tarafından kullanıldı ve bu ikili, DNA’nın yapısını keşfettiklerinde Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Franklin’in katkıları, bu ödülde yeterince takdir edilmedi. Mirası ve Sonrası Rosalind Franklin, sadece DNA araştırmalarıyla değil, aynı zamanda virüslerin ve kömürlerin yapısal özellikleri üzerindeki çalışmalarıyla da tanınmaktadır. Kanser araştırmalarında önemli bulgulara imza atan Franklin, 38 yaşında, 1958 yılında yumurtalık kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak çalışmaları ve mirası, bilim dünyasında önemli bir etki bırakmış ve kadın bilim insanlarının öncüsü olmuştur. Rosalind Franklin, bilim tarihinde sıkça göz ardı edilen bir figürdür. DNA'nın yapısının anlaşılmasında kritik bir rol oynamış olsa da, ismi yeterince anılmamıştır. Bugün, onun çalışmaları sayesinde bilimin ilerlemesine ve kadın bilim insanlarının daha görünür olmasına katkı sağlamıştır. Franklin'in hikayesi, bilimsel başarıların ardındaki mücadeleyi ve takdiri bekleyen bilim insanlarını hatırlatmaktadır.
- Stephen Hawking: Zihin Gücüyle Sınırları Zorlamak - Bilim Tarihi
Stephen Hawking: Zihin Gücüyle Sınırları Zorlamak - Bilim Tarihi Stephen Hawking, 20. yüzyılın en önemli teorik fizikçilerinden biri olarak kabul edilir. Genel görelilik, kara delikler ve evrenin doğası üzerine yaptığı çalışmalar, modern fiziğe önemli katkılarda bulunmuştur. Hawking, 1942 yılında İngiltere’nin Oxford şehrinde doğdu. Genç yaşta Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) hastalığına yakalanmasına rağmen, azmi ve zekası sayesinde bilim dünyasında devrim yaratan çalışmalara imza atmıştır. Kariyeri ve Eserleri Hawking, Cambridge Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaparken, evrenin kökeni ve yapısı hakkında derinlemesine araştırmalar gerçekleştirdi. En bilinen eseri "Zamanın Kısa Tarihi" (A Brief History of Time), karmaşık fizik kavramlarını geniş bir kitleye anlaşılır bir dille sunarak büyük ilgi gördü. Bu eser, hem popüler bilim kitapları arasında hem de akademik çevrelerde yankı buldu. Kara Delikler Üzerindeki Çalışmaları Hawking’in en önemli katkılarından biri, kara deliklerin radyasyon yaydığı fikridir. "Hawking Radyasyonu" olarak adlandırılan bu teori, kara deliklerin zamanla buharlaşabileceğini ve yok olabileceğini öne sürer. Bu buluş, evrenin dinamikleri hakkında yeni bir anlayış geliştirmiştir. Hayatı ve Mirası Hawking, hastalığına rağmen asla pes etmedi. Konuşma yetisini kaybetmesine rağmen, özel bir bilgisayar teknolojisi ile iletişim kurmaya devam etti. Hayatı boyunca bilimin yanı sıra, insanlık, felsefe ve yaşamın anlamı üzerine de birçok konuşma yaptı. Hawking, 2018 yılında hayatını kaybetti, ancak bıraktığı miras ve etkisi, bilim dünyasında yaşamaya devam ediyor. Stephen Hawking, sadece bir bilim insanı değil, aynı zamanda insan azminin ve bilime olan tutkunun bir sembolüdür. Farklılıklarımız ne olursa olsun, zihin gücümüzle dünyayı değiştirebileceğimizi gösterdi.
- Aziz Sancar: Bilim Dünyasının Parlayan Yıldızı - Bilim Tarihi
Aziz Sancar: Bilim Dünyasının Parlayan Yıldızı - Bilim Tarihi Aziz Sancar, Türk biyokimyacı ve moleküler biyolog olarak, DNA onarımı alanındaki çığır açan çalışmalarıyla tanınan bir bilim insanıdır. 8 Eylül 1946’da Mardin’in Savur ilçesinde doğan Sancar, çocukluğunda bilime olan ilgisini erken yaşta keşfetti. Ailesinin maddi durumu, onu eğitimine büyük bir özveriyle yaklaşmaya yönlendirdi. İlkokuldan itibaren bilime olan tutkusunu geliştiren Sancar, eğitim hayatının ilk aşamalarını Türkiye’de tamamladıktan sonra, 1970’te İstanbul Üniversitesi’nden mezun oldu. Eğitim ve Kariyer Sancar, akademik kariyerine devam etmek üzere ABD’ye gitmeye karar verdi. 1974 yılında North Carolina Üniversitesi’nde moleküler biyoloji üzerine yüksek lisansını tamamladı. 1982 yılında ise doktorasını aynı üniversiteden aldı. Bu süreçte, özellikle DNA onarımı konusundaki araştırmalarıyla dikkat çekti. Doktora sonrası araştırmalarına devam eden Sancar, 1980’lerde önemli buluşlar yaptı. 2005 yılında, DNA onarım mekanizmaları konusundaki çalışmalarıyla Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı. Bu ödül, Sancar’ın, hücrelerin genetik materyalini koruma mekanizmaları üzerine yaptığı araştırmalara verildi. Özellikle “nükleotid eksizyon onarımı” adı verilen DNA onarım mekanizması üzerindeki çalışmaları, kanser tedavisi alanında yeni ufuklar açtı. Araştırmaları ve Katkıları Aziz Sancar’ın araştırmaları, insan sağlığına ve bilim dünyasına büyük katkılarda bulunmuştur. Nükleotid eksizyon onarımı mekanizması, DNA hasarını onarmak için hücrelerin kullandığı bir yolaktır. Sancar, bu mekanizmanın nasıl çalıştığını ve hücrelerin hasar görmüş DNA’yı nasıl onardığını anlamaya yönelik önemli deneyler gerçekleştirdi. Bu çalışmalar, kanser tedavisi için geliştirilen ilaçların etkisini artırmakta ve tedavi süreçlerini iyileştirmekte kullanılmaktadır. Ayrıca, Sancar, moleküler biyoloji ve genetik alanındaki bilgi birikimini genç bilim insanlarıyla paylaşmak amacıyla çeşitli seminerler ve dersler vermektedir. Eğitim alanındaki katkılarıyla, Türkiye’de ve dünya genelinde birçok bilim insanının ilham kaynağı olmuştur. Kişisel Hayatı ve Vizyonu Aziz Sancar, sadece bir bilim insanı değil, aynı zamanda bir toplumsal figürdür. Eğitimin önemine inanarak, gençlerin bilimsel kariyerlerine yön vermek için çeşitli projelerde yer almıştır. Türkiye’ye olan bağlılığı ve ülkesindeki bilimsel çalışmalara verdiği destekle dikkat çekmektedir. Sancar, her fırsatta Türk bilim insanlarının uluslararası alanda daha fazla tanınması gerektiğini vurgulamaktadır. Bilim ve eğitim alanında yaptığı katkılarla, genç nesillere ilham vermek ve bilimin önemini vurgulamak için çeşitli girişimlerde bulunmaktadır. Sancar’ın hikayesi, azim, özveri ve bilime olan tutkunun nasıl büyük başarılar getirebileceğinin bir örneğidir. Ödülleri ve Başarıları Aziz Sancar, kariyeri boyunca birçok ödül ve takdir belgesi kazanmıştır. Nobel Kimya Ödülü dışında, Amerikan Kimya Derneği tarafından verilen “Gordon E. Moore Ödülü” ve “William C. Rose Ödülü” gibi önemli ödülleri de bulunmaktadır. Ayrıca, birçok üniversite ve kuruluş tarafından fahri doktora unvanı ile onurlandırılmıştır. Aziz Sancar, bilim alanındaki olağanüstü başarıları ve insanlığa katkılarıyla, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da saygı duyduğu bir isim olmuştur. Onun hikayesi, bilimsel çalışmalara olan bağlılık ve azmin nasıl büyük başarılara dönüşebileceğinin bir kanıtıdır. Aziz Sancar, gelecek nesillere ilham vermeye devam ediyor ve bilimin sınırlarını zorlamaya kararlıdır.
- Alan Turing: Modern Bilgisayar Biliminin Babası - Bilim Tarihi
Alan Turing: Modern Bilgisayar Biliminin Babası - Bilim Tarihi Alan Turing, 20. yüzyılın en etkili matematikçilerinden ve bilgisayar bilimcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. 23 Haziran 1912'de Londra'da doğan Turing, zeka, mantık ve teknoloji alanındaki dehasıyla tanınır. Turing’in hayatı ve çalışmaları, modern bilgisayar biliminin temellerini atmış ve insanlığın savaş stratejilerinden günümüz teknolojilerine kadar geniş bir etki alanı oluşturmuştur. Eğitim ve Erken Kariyer Turing, 1931 yılında Cambridge Üniversitesi'nde matematik eğitimi almaya başladı. Burada, mantıksal düşünme ve matematiksel teorilere olan ilgisini derinleştirdi. 1936 yılında yayımladığı "Hesaplanabilir Sayılar Üzerine" adlı makalesi, Turing makineleri konseptini ortaya koyarak, bilgisayar biliminin temel taşlarını oluşturdu. Turing makineleri, algoritmaların çalışmasını simüle eden soyut bir modeldir ve günümüzde bilgisayarların çalışma prensiplerinin anlaşılmasına yardımcı olmuştur. II. Dünya Savaşı ve Enigma II. Dünya Savaşı sırasında, Turing, İngiliz hükümeti için çalışan Bletchley Park'ta, Nazi Almanyası'nın şifreli iletişimlerini çözme görevinde önemli bir rol üstlendi. Turing, Enigma makinesinin şifrelerini kırarak, savaşın seyrini değiştiren bilgilere ulaşılmasını sağladı. Bu çabası, savaşın süresini kısaltmaya ve Müttefiklerin zaferine önemli katkıda bulundu. Enigma'nın şifrelerinin çözülmesi, 1940'ların ortalarında Müttefiklerin savaş planlarını belirlemede büyük bir avantaj sağladı. Turing Testi Alan Turing, 1950 yılında yayımladığı "Computing Machinery and Intelligence" adlı makalesinde, "Turing Testi"ni tanımladı. Bu test, bir makinenin insan gibi düşünme yeteneğini değerlendirmek için kullanılan bir yöntemdir. Bir insanın, bir makine ile insan arasındaki farkı ayırt edememesi durumunda, o makinenin "düşünme" yeteneğine sahip olduğu kabul edilir. Bu kavram, yapay zeka ve felsefe alanında geniş bir tartışma yarattı ve günümüzde yapay zeka sistemlerinin gelişiminde temel bir referans haline geldi. Kişisel Hayat ve Zorluklar Turing, yaşamı boyunca çeşitli zorluklarla karşılaştı. 1952'de eşcinsel olduğu için tutuklandı ve zorla kimyasal tedaviye tabi tutuldu. Bu, Turing’in yaşamının son yıllarını kararttı. 1954'te trajik bir şekilde hayatını kaybetti; bazı kaynaklar intihar ettiğini öne sürse de, bu durum hâlâ tartışmalıdır. Turing’in cinsel kimliğinin kabul edilmemesi, onun bilimsel başarılarının gölgede kalmasına neden oldu. Mirası ve Onurlandırılması Turing’in çalışmaları, günümüzde bilgisayar biliminin ve yapay zekanın temelini oluşturmuş, insanlığın ilerlemesine katkıda bulunmuştur. 2013 yılında Birleşik Krallık Kraliçesi tarafından resmi olarak affedilmesi, onun katkılarının ve mücadelesinin daha geniş bir takdirle anılmasına vesile olmuştur. 2021'de, Turing'in hayatı ve çalışmalarıyla ilgili filmler ve belgeseller, onun mirasının yeniden değerlendirilmesine ve genç nesillere ilham vermesine yardımcı oldu. Alan Turing, sadece bir matematikçi değil, aynı zamanda insanlığın teknoloji ve zeka anlayışını dönüştüren bir öncüdür. Turing’in mirası, bilimin ve teknolojinin sınırlarını zorlamaya devam etmektedir. Onun hayatı, bilimsel başarılar ve kişisel mücadelelerle dolu bir hikayedir; günümüzde hala birçok insan için ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.
- Carl Sagan: Bilimsel Düşüncenin İkonu ve Uzay Tutkusu - Bilim Tarihi
Carl Sagan: Bilimsel Düşüncenin İkonu ve Uzay Tutkusu - Bilim Tarihi Carl Sagan, 20. yüzyılın en etkili astronomlarından ve bilim iletişimi öncülerinden biridir. 1934 yılında New York’ta doğan Sagan, genç yaşta astronomi ve bilimle tanıştı. Kendisinin derin bilimsel anlayışı, evrenin gizemlerini keşfetme tutkusuyla birleşince, onu bilim dünyasında benzersiz bir figür haline getirdi. Eğitim ve Akademik Kariyer Sagan, Chicago Üniversitesi’nden lisans diploması aldıktan sonra aynı üniversitede lisansüstü eğitimine devam etti. Burada, astrofizik alanında önemli katkılarda bulunarak, uzay araştırmalarına yönelik derin bir ilgi geliştirdi. Cornell Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaparken, pek çok öğrenciye ve bilim meraklısına ilham verdi. Cosmos ve Bilim İletişimi Sagan, 1980 yılında yayımlanan "Cosmos: A Personal Journey" adlı televizyon dizisi ile uluslararası üne kavuştu. Bu dizi, evrenin karmaşık yapısını ve bilimin büyüsünü milyonlarca insana ulaştırdı. "Cosmos", yalnızca bilimsel bilgiyi sunmakla kalmayıp, aynı zamanda evrensel bir bakış açısı geliştirdi. Dizi, bilimin nasıl çalıştığını, dünya dışı yaşamı ve evrenin doğasını derinlemesine ele aldı. Bu çalışmalar, bilim iletişiminin önemini ortaya koyarak, halkın bilime olan ilgisini artırdı. Yazar ve Felsefi Düşünceler Sagan, 600'den fazla bilimsel makale ve 20'den fazla kitap yayımladı. "Pale Blue Dot" ve "The Demon-Haunted World" gibi eserlerinde, insanlığın evrendeki yeri ve bilimsel düşüncenin gerekliliği üzerine derin düşünceler sundu. "Pale Blue Dot" adlı eserinde, Dünya'nın evrendeki küçüklüğünü vurgularken, insanlık için sorumluluklarımızı hatırlatmaktadır. Sagan, bilimin halk arasında yaygınlaşmasının önemini savunmuş, bilimsel düşünce ve eleştirinin, insanlığın ilerlemesi için elzem olduğunu belirtmiştir. Dünya Dışı Yaşam Arayışları Sagan, dünya dışı yaşam arayışında da öncü bir rol üstlendi. "SETI" (Dünya Dışı Akıllı Hayat Araştırması) projesinin destekçilerinden biri oldu ve uzayda akıllı yaşam arayışının bilimsel temellerini oluşturdu. Bu süreçte, "Voyager Altın Plakası" gibi projelere de katkıda bulundu. Bu plaka, uzaydaki olası yaşam formlarına insanlık ve dünya hakkında bilgi vermek amacıyla gönderilmiştir. Carl Sagan, bilimin büyüsünü herkese ulaştırmayı başaran bir iletişimci ve bilim insanıdır. Bilimsel düşüncenin ve sorgulamanın önemini vurgulayan eserleri, evrenin sırlarını keşfetme arayışında ilham vermeye devam ediyor. Sagan’ın mirası, sadece bilime olan sevgiyi değil, aynı zamanda insanlığın geleceğine dair umut ve sorumluluk duygusunu da içermektedir.
- Gregor Mendel: Genetiğin Babası ve Kalıtımın İlkeleri - Bilim Tarihi
Gregor Mendel: Genetiğin Babası ve Kalıtımın İlkeleri - Bilim Tarihi Gregor Mendel, genetik biliminin temelini atan ve modern biyolojinin şekillenmesinde büyük rol oynayan bir bilim insanıdır. 20 Temmuz 1822'de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda (günümüzde Çek Cumhuriyeti) doğdu. Mendel, bilimsel çalışmalara olan ilgisini erken yaşta geliştirmiş ve bu alandaki tutkusunu hayatı boyunca sürdürmüştür. Eğitim ve Erken Yıllar Mendel, Brünn Üniversitesi'nde (şimdi Brno) matematik ve doğa bilimleri eğitimi aldı. Eğitimi sırasında bilimsel düşüncenin temellerini öğrendi ve özellikle matematiğin biyolojiyle olan ilişkisini keşfetti. 1843 yılında Augustinian manastırına katıldı ve burada keşiş olarak yaşamaya başladı. Manastır, Mendel’in deneysel çalışmalarını gerçekleştirmek için mükemmel bir ortam sağladı. Bezelye Deneyleri Mendel, 1856-1863 yılları arasında manastır bahçesinde bezelye bitkileri üzerinde deneyler yapmaya başladı. Bu deneyler, bitkilerin kalıtsal özelliklerini anlamak amacıyla gerçekleştirildi. Mendel, bezelyelerin çeşitli özelliklerini (tohum rengi, şekli, bitki yüksekliği gibi) inceleyerek, bu özelliklerin nesilden nesile nasıl geçtiğini gözlemledi. Deneylerinde, 28.000’den fazla bezelye bitkisi kullandı ve bu çalışmalar sonucunda kalıtımın belirli kurallarını ortaya koydu. Mendel'in Kanunları Mendel’in çalışmaları, iki ana ilkeye dayanıyordu: Dominans İlkesi : Bu ilke, bir gen çiftinin (alel) birinin diğerine baskın olabileceğini öne sürer. Mendel’in deneylerinde yuvarlak tohum rengi, buruşuk tohum rengini baskılamaktadır. Ayrılma İlkesi : Mendel, bu ilkeyle, her bireyin iki alele sahip olduğunu ve bu alellerin gamet oluşumu sırasında ayrıldığını keşfetti. Yani, her gamet yalnızca bir alel taşır. Bu, kalıtımın temelini oluşturur. Mendel, bu iki ilkeyi kullanarak, 1866’da yayımladığı "Bitki Hibridizasyonları Üzerine" adlı çalışmasında kalıtımın temel prensiplerini tanımladı. Ancak bu çalışmalar, yaşamı boyunca yeterince ilgi görmedi. Mirası ve Yeniden Keşfi Mendel'in çalışmaları, 1900’lerin başında Hugo de Vries, Carl Correns ve Erich von Tschermak tarafından bağımsız olarak yeniden keşfedildi. Bu yeniden keşif, Mendel’in genetik kurallarının önemini gözler önüne serdi ve onu “genetiğin babası” olarak tarihe geçirdi. Bu çalışmalar, genetik biliminin temel taşlarını oluşturarak, kalıtsal araştırmalara yön verdi. Gregor Mendel, bilim dünyasında kalıtımın nasıl çalıştığını anlamamızda kritik bir rol oynamıştır. Bugün genetik mühendislikten tarıma kadar birçok alanda Mendel’in ilkeleri kullanılmaktadır. Onun mirası, yalnızca bilimsel bir katkı değil, aynı zamanda insanlık için kalıtımın sırlarını keşfetme yolunda önemli bir adımdır.
- Ölü Canlar - Kitap Tavsiyesi
Ölü Canlar - Kitap Tavsiyesi Gogol Yayınevi: Elips Kitap Tür: Roman Basım Tarihi:2007 Sayfa Sayısı: 400 Rusya’da çiftlik sahipleri kendileri için çalışan köylülere can demişlerdir. Bu canlar için çiftlik sahipleri devlete vergi vermek zorundalar. Fakat ölü canlar bir sonraki sayıma kadar canlı gözüktüğü için devlete vergi vermeye devam edilir. Romanın ana konusu burada başlar. Başkahraman, Çiçikov, kasaba kasaba dolaşarak çiftlik sahiplerinden, ölen canları belli bir miktar para karşılığında satın alır. Romanın arka planında ise yazar, insanların hırsını, isteklerini, bencilliğini, resmeder. Yazar, zenginlik hırsı olan Çiçikov’un hikayesini anlatırken, kahramanımızın karşısına çıkan diğer pek çok kahramanı size tasvir eder, zenginliği, fakirliği, insanlar arasındaki ilişkileri, günlük yaşamlarıyla beraber. Bunların yanında yazar, 19.yüzyıldaki Rusların, Alman, Fransız ve İngiltere bakışını da yansıtır. Sade, yalın bir üslupla yazılır, sadece fazlaca betimlemeleri göz önüne almazsak okunması gereken klasik eserlerden biridir, Ölü Canlar.
- Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin - Kitap Tavsiyesi
Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin - Kitap Tavsiyesi Falih Rıfkı ATAY Yayınevi: Pozitif Yayınevi Tür: Tarih Basım Tarihi: 2005 Sayfa Sayısı:130 Asıl adı Atatürk’ün Bana Anlattıklarıdır olan bu eser, usta gazeteci F. Rıfkı Atay’ın, 1926 yılında M. Kemal’le bir görüşme yaparak onun ağzından hatıralarını yazmıştır. Hatıralar daha sonrasında Hakimiyet- i Milliye gazetesinde yayınlanır. Bu hatıralar kitap şeklinde derlenerek günümüze ulaşmıştır. Sultan II. Abdülhamit döneminde yetişen, İttihat ve Terakki Partisi’ne katılan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran M. Kemal, hatıralarına 1914 I. Dünya Harbi’yle başlayarak Yakup Cemil’i, Alman komutanları, padişah Vahdetinle birebir görüşmelerini, yaşananları, Enver Paşa ile olan diyalogları, Mondros Mütarekesi, Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı gibi tarihi hatıralarla devam eder. Kitap, FETHİ Bey’le neler yapabiliriz diyerek devletin içine girdiği girdaptan kurtarma yollarını aramaları, İsmet Bey’in masanın üstüne açtığı haritayla , vatanın kurtuluşunun çaresi Anadolu’ya geçerek milleti uyandırmak olduğunu bizzat M. Kemal’in ağzından okurken kitap, Atatürk’ün Samsun’a 9.Ordu Müfettişi olarak yollanması ve Samsun Limanı’na ayak basmasıyla son bulur. M. Kemal’in I. Dünya harbinde neden Alman komutanları istemeyip tüm yetkilerinin ellerinden alınması gerektiğini, padişah Vahdettin , Alman generaller, Enver Paşa ve kurtuluş savaşına giden süreçte arkadaşlarıyla olan görüşmelerini, ve düşüncelerini okuduğunuzda Atatürk’ün kişiliğini, askeri dehasını, politikasını, ileri görüşlülüğünü öğrenirsiniz. Milli Mücadelenin doğmasına zemin hazırlayan dönemi, Milli Mücadelenin mimarı ve o kutsal ateşi yakan M. Kemal’in ağzından okuyun.
- Bin İnsan - Kitap Tavsiyesi
Bin İnsan - Kitap Tavsiyesi ERBİL TUŞALP Yayınevi: Tekin Yayınevi Tür: Tarih Basım Tarihi:1985 Sayfa Sayısı:254 Tuşalp’ın elimde bulunan diğer kitabı İnsan Hakları Dosyası ve Bin İnsan’ da ,12 Mart ve 12 Eylül’de göz altına alınan insanlara yapılan fiziki ve psikolojik işkenceleri, işkencelere maruz kalanları, işkence sırasında ölenlerin yakınlarından ve ona tanıklık eden işkence mağdurlarının kendi sözleriyle, cümleleriyle yazar bu kitabı. Kitabın her sayfasında, her cümlesinde insanlığınızdan utanacağınız, bu nasıl vicdandır diyeceğiniz bir kitap. Demokrasiye darbe vurulan o günlerde sadece bizim ülkemizdeki işkenceleri değil diğer ülkelerdeki işkenceleri de yazmıştır usta gazeteci. Ve tüyleriniz diken diken işkencecilerin neden işkenceye gerek duyduğunu, gerekçelerini de okursunuz! Yazar, işkenceleri yazarken uluslararası insan haklarını bildiren, koruyan iki belgenin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve BM.) niçin yetersiz kaldığını ve neden yaptırımın ülkelerde işlemediğini anlamaya, sorgulamaya çalışıyor okuyucularıyla beraber.
- Bu Ülke - Kitap Tavsiyesi
Bu Ülke - Kitap Tavsiyesi Cemil MERİÇ YAYINEVİ: İletişim Yayınları Tür: Deneme Basım Tarihi: 2012 Sayfa Sayısı:341 Kitabı elinize aldığınızda sizi ilk önce Meriç’in biyografisi karşılar. Meriç, Fransızcadan tercümeler yapar, Balzac’a tutkundur; çok kitap okur, çok düşünür, çok yazar; hayatı, çevresi, dünyası hep kitaptır. Önce Batı’nın eserlerini okur ve sonra Hint Edebiyatı’na merak salar, kendi deyimiyle Asya’nın büyüklüğünü göstermek için çabalar. Tabii bu arada Meriç okumalarında kendi ülkesinin sorunlarına, tarihine, aydınlarına da eğilir ve sertçe eleştirilerde bulunur. Eser, Meriç’in düşüncelerini aktardığı yazıları beş bölüm başlığı altında toplamıştır. Bu başlıklar altında incelediği konuların bazıları: sağ-sol, doğu-batı, gazete- dergi, okuma, tercüme, Kamus Bir Milletin Hafızası, İrfana Kaçış, Yunan’a Kaçış, demokrasi, İslamiyet, din Scott, Dante, İbn-i Haldun ile Vico, Said-i Nursi, Kemal Tahir… Kalemini kılıç yapan Meriç'in, kitabında onun okumalarını, saptamalarını, yazdığı diğer kitaplarından alıntıları okurken sertçe eleştirilerini beraberinde okursunuz.















