
Arama Sonuçları
Boş arama ile 369 sonuç bulundu
- Abbasilerin Son Halifesi Mutasım ve Cengiz Han’ın Torunu Hülagü Han - Tarih
Abbasilerin Son Halifesi Mutasım ve Cengiz Han’ın Torunu Hülagü Han - Tarih İlhanlı Devleti’nin hükümdarı Hülagü Han, önce Sünni İslam’ın düşmanı olan Haşhaşilerin yıkılmaz denilen Alamut Kalesi’ni yıkar. Hemen sonrasında, tarihe Abbasi devletlerin son halifesi olarak geçecek, Mutasım’a haber göndererek, büyük miktarda kendisine haraç verilse ülkesini işgal etmeyeceğini söyler. Mutasım bunu kabul etmez ve ona “ Moğolistan’a dön delikanlı ” der. Hülagü bir kere daha elçi gönderir Mutasım’a, ama Mustasım, ki Moğol yasasınca savaş demek olan, Moğol elçisini öldürtür. Mutasım, yaptığı hatayı anlayarak Hülagü’ün, ülkesi için nasıl bir tehlike olduğunu görerek meclisini toplar. Meclis Hülagü’ye istenilen haracın verilmesi yönünde karar alır. Lakin Mutasım, meclisin kararı yerine müneccimlerinin kararlarına daha çok güvenerek meclisin kararını dinlemez. Çünkü Mutasım’ın kâhinleri ona, Hülagü’nün ordusunun bir depremle yok olacağını ve Hülagü’nün de bir seneye kalmaz öleceğini söyler. Bu bilgiler Hülagü’nün kulağına gider ve o da kendi kâhinine bunların doğru olup olmadığını sorduğunda kâhini doğrular ve Hülagü, kâhinini bu cümlesinden sonra öldürtür. Muıtasım, Hülagü’nün kâhinini öldürttüğü haberini duyunca korkar ve yüklü bir altını Hülagü’ye gönderir. Ancak Hülagü reddeder. Hülagü, Bağdat’ı işgal eder. Abbasiler teslim koşullarını konuşmak için elçi gönderse de Hülagü dinlemez ve son emrini vermeden hemen önce hem ordusunu dinlendirmek hem de kentin gizli hazinelerini kaçırmak isteyenleri ortaya çıkmasını sağlamak için üç bekler. Bu arada da halifenin kâhininin kendisine teslimini ister. Kâhin Hülagü’ya verilir. Ona, kendisi hakkında söylediklerinin doğru olup olmadığını ve yemin etmesini ister. Halifenin kâhini söylediklerini yemin ederek doğrular, sonrasında kâhin için idam emri verilir. 13 Şubat’ta Bağdat için altı günlük yağma emri verilir. Soylu ailelerden 700 kişinin başı vurulurken Mustasım ise sırasını bekler. Mutasım önce aç bırakılır, sonra Hülagü’ün huzuruna getirilir. Mustasım, açtır, yemek ister. Hülagü ise onun önüne yemek için altın getirmelerini emreder. Mutasım, bu yenmez der. Hülagü “ madem öyle ise bana başta altın neden göndermedin. Eğer gönderseydin sarayında huzur içinde yemek yerdin, içerdin ” der. Nihayetinde Hülagü, Abbasilerin son halifesi olan, Mutasım ve oğulları için ölüm emri verir, ama ne ölüm; önce halılara sararlar sonra da atlar altında çiğnettir.
- NAZIM HİKMET RAN’IN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E GÖNDERDİĞİ MEKTUP - Tarih
NAZIM HİKMET RAN’IN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E GÖNDERDİĞİ MEKTUP - Tarih Türkiye Cumhuriyeti’nin devrimci şairlerinden Nazım Hikmet Ran’ın ideolojisi komünizmdir. Davasını kalemiyle savunan yazarlarından biri olan Nazım Hikmet Ran’ın içinde bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyet sevgisi vardır, hatta ömrünün son yıllarını burada geçirmişti. Nazım Hikmet, Türkiye Komünist Partisi içinde aktif şekilde yer alsa da sonraki dönemlerde parti ile ilişiğini kesmiştir. Harbiyeli bir asker olan Nazım Hikmet Türk ordusunu “isyana teşvikt”en suçlanmış, yargılanmış ve 15 yıl hapislik cezası verilmiştir. 1938 yılına gelindiğin de Nazım Hikmet hakkında, Türk donanmasını “isyana teşvik”ten tekrar bir yargılanma sürecinde 20 yıl hapis verilmiştir. Toplamda 35 yıl hapis cezası alan Nazım Hikmet, dönemin ceza hukukunca iki mahkûmiyeti birleştirilmiş ve ceza 28 yıla düşürülmüştür. Kuvayı Milliye Destanı’nın yazarı Nazım Hikmet ve annesi Celile Hanım, dönemin reisicumhuru Mustafa Kemal Atatürk’e bir mektup göndermeye karar vermişlerdir. 18 Ağustos 1938 tarihli mektup şöyledir: Türk ordusunu “isyana teşvik” ettiğim iddiasıyla on beş yıl ağır hapis cezası giydim. Şimdi de Türk donanmasını “isyana teşvik etmekle” töhmetleniyorum. Türk inkılabına ve senin başına ant ederim ki suçsuzum. Askeri isyana teşvik etmedim. Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamlesini anlayabilen bir kafam, yurdunu seven bir yüreğim var. Askeri isyana teşvik etmedim. Yurdumun ve inkılapçı senin karşında alnım aktır. Yüksek askeri makamlar, devlet ve adalet; küçük bürokrat ve gizli rejim düşmanlarınca aldatılıyorlar. Askeri isyana teşvik etmedim. Deli, serseri, mürteci, satılmış, inkılap ve yurt haini değilim ki bunu bir an olsun düşünebileyim. Askeri isyana teşvik etmedim. Senin eserin ve sana aziz olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim. Sırtıma yüklenen ve yükletilecek hapis yıllarını taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirdim. Büyük işlerin arasında seni bir Türk şairinin felaketiyle alakalandırmak istemezdim. Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgul ettimse alnıma vurulmak istenen bu “inkılap askerini isyana teşvik” damgasının ancak ellerinle silinebileceğine inandığımdandır. Başvurabileceğim en inkılapçı baş sensin. Kemalizm’den ve senden adalet istiyorum. Türk inkılabına ve senin başına ant ederim ki suçsuzum. Bazı kaynaklara göre Atatürk’e mektup gönderme fikri Şükrü Kaya’dan gelmişti. Nazım Hikmet Ancak yıl Ağustos ayıydı ve Atatürk ağır bir hastalığın pençesindeydi. Çankaya’daki görevliler bu mektubu ona iletmediler ve Şükrü Kaya’ya verdiler.(ki mektup yazma fikri kimine göre öneren oydu) ama Kaya, mektubu Atatürk’e ulaştırmadı. Nazım’ın annesi Celile Hanım aynı tarihlerde Atatürk’e bir mektup yazar. Mektupta: Gazimiz, size iki kez geldik. Teyzezademin ve Fuat Paşa’nın çok selamı var. Sizin çok merhametli dolduğunuzu söylüyorlar. Affı hususinizi istiyoruz. Yarattığınız Türk lisanının kıymetli bir hizmetkârı olan Nazım’ı bağışlayın. Hapislerde her gün üzülmesine mani olun. Bu husustaki delaletinizi bizden esirgememenizi riza eder. Enver Paşa kızı Celile Bu mektubun da Atatürk’ e ulaştığı ihtimali çok düşüktür. Atatürk 26 Ağustos 1938’te Ankara’dan ayrılmış ve İstanbul’da 1 Haziran 1938’den 28 Temmuz 1938’ e kadar Savarona yatında kalmıştır. Yaz sıcakları üzerine tekrar Dolmabahçe Sarayına dönmüştür. 10 Kasım 1938 yılında da vefat etmiştir. Atatürk’ün hastalığından ötürü Nazım ve annesinin mektuplarını Atatürk’ün görmediği ihtimali bu konuyu araştıranlarca yüksektir. Atatürk’ün Nazım Hikmete karşı tutumunu Çetin Altan söyle anlatacaktı: Çetin Altan Ali Fuat Cebesoy’un ağzıyla anlatır ve der ki: Şale Köşkünde General Cebesoy bana şunları söylemiştir: “O çocuğu Şükrü Kaya ziyan etmiştir. Mustafa Kemal bu yüzden çok sinirlenmiş ve üzülmüştü. Nazım Hikmet’i tevkif ettikleri bir sırada Nizamettin Nazif (Tepedenli) bana rastladı, Nazım’ı kurtarmanın zamanı olduğunu söyledi. Yalova dönüşü gemide, akşam yemeğinde Şükrü Kaya ile yanana oturuyordum. Bu konuyu konuşuyorduk, Mustafa Kemal birden Şükrü Kaya’ya “Ne konuşuyorsunuz orada” diye bağırdı, azarladı. İlk defa ciddi şekilde hastalanıp yatağa girdiği akşamdı. Biraz sonra benim kulağıma “Çok sancım var, duramayacağım, sen benim yerime geç, ben yatacağım” dedi, dağıldık. Ben Mustafa Kemal’den haber almak için kamarasının bulunduğu yere gittim. Sancısı olduğunu, doktorların kendisine iğne yaptığını söylediler. Konuşmamızı içeriden duymuş, beni çağırdı, “Fenayım” dedi, “Demincek Şükrü Kaya’ya mahsus bağırdım. O çocuğu takmış parmağına, onunla uğraşıyor. Ben tanırım, mert oğlandır o. Bir akşam Dolmabahçe’ye gelmesi için haber göndermiştim, belki konuşma adabında bir kusur ederim diye gelmedi. Şükrü Kaya mareşali de kandırmış. Askerlerin arasında onun yazılarına benzer yazılar uydurup dağıtmışlar. Başını yakmaya çalışıyorlar oğlanın. Hepsinden haberim var” Ali Fuat CEBESOY, Nazım Hikmet’in dayısı olur. Dönemin mareşali ise Fevzi ÇAKMAK’tır. Bu konuyu araştırıcıların çoğu Fevzi ÇAKMAK’ın da Nazım’ın yıllarca hapiste yatmasında önemli rolü olduğunu yazıp, çizerler. Nazım Hikmet RAN, 17 Haziran 1951 tarihinde yurtdışına kaçmış, 29 Haziran 1951’de ise Moskova’ya giriş yapmıştır. 25 Temmuz 1951’de ise Nazım yurttaşlıktan çıkarılmıştır. Büyük dedesi Mustafa Celalettin Paşa’nın memleketi Polonya vatandaşlığına geçen Nazım, Borzecki soyadını almıştır.10 Ocak 2009 yılına gelindiğinde ise Bakanlar Kurulu’nca Nazım Hikmet’e, 58 yıl sonra yeniden, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verildi. 3 Haziran 1963’te Nazım Hikmet Moskova’da vefat etmiştir.
- ŞEYTANIN ÇIRAĞI - Kitap Tavsiyesi
ŞEYTANIN ÇIRAĞI - Kitap Tavsiyesi Şiro HAMAO Çeviren: Nilay ÇALŞİMŞEK Yayınevi: İthaki Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi: 2024 Sayfa Sayısı:128 Gizemli iki cinayet… Meraklandırıcı kurgusuyla, sonunu bir an önce okuma tutkusuyla, bir sayfadan diğer sayfaya geçirterek elinizden bırakmayacağınız bir kısa Japon polisiye romanı. Adaleti sorgulatan, vicdanı sızlatan; hayatın ne olduğunu, şeytanın kim olduğunu okura sordurtan; ruhun karanlık yönlerini, iç hesaplamaları sözcükleriyle gözler önüne süren kısa bir Japon romanı. ŞEYTANIN ÇIRAĞI - Kitap Tavsiyesi
- HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR - Bir Nazım Hikmet Romanı - Kitap Tavsiyesi
HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR - Bir Nazım Hikmet Romanı - Kitap Tavsiyesi Hıfzı TOPUZ Yayınevi: Remzi Kitabevi Tür: Roman Basım Tarihi:2020 Sayfa Sayısı:326 Hıfzı Topuz’un sade, yalın, akıcı kaleminden bir Nazım Hikmet RAN romanı. Davasını kalemiyle savunmaya çalışan bir genç şairin, aşkları, zorlu hapis günleri, yoksullukla geçen hayatı; arkadaş zenginliği ve gönül güzelliğini anlatan bir roman. Son cümleye kadar elinizden bırakamayacağınız romanda, bu genç şairimizin ara ara şiirlerini de yer verilmiştir. HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR - Bir Nazım Hikmet Romanı - Kitap Tavsiyesi
- KİBELE’DEN PANDORA’YA KADININ TARİHSEL YENİLGİSİ - Kitap Tavsiyesi
KİBELE’DEN PANDORA’YA KADININ TARİHSEL YENİLGİSİ - Kitap Tavsiyesi Pervin ERBİL Yayınevi: Arkadaş Yayınevi Tür: Akademik, Araştırma- İnceleme, Kadın, Tarih Basım Tarihi:2023 Sayfa Sayısı:213 Kadının Paleozoik, Mezozoik, Neolitik ve yazılı dönemlerdeki tarihini okumaya hazır mısınız? Kadının bir Tanrıça’dan, bereketinden, dört duvar içinde yaşama geçmesinin, kadının süreç içerisinde Tanrı tarafından bir cezalandırıcı olarak gönderilme aşamasına nasıl gelindiğinin, tarihsel arka planını okumaya hazır mısınız? Kadının toplumsal statüsünde özgürlüğü, bereketi alınıp, onu, büyük altüst oluşa itmesine rağmen yine de, sayısı çok az da olsa, ataerkil aşağılanmaya direnen kadınların öyküsünü okumaya hazır mısınız? Yazarımız Tevrat, İncil ve Kuran’dan ayetler, peygamberlerin hayatlarından da örnekler vermiştir. Yazarımızın da dediği gibi "Özgür ruhlu birini efendi karşısında kolayca eğemezsiniz, ama kendini aşağı gören bir köle, hazırdır yerlere serilmeye." KİBELE’DEN PANDORA’YA KADININ TARİHSEL YENİLGİSİ - Kitap Tavsiyesi
- CENGİZ HAN - Kitap Tavsiyesi
CENGİZ HAN - Kitap Tavsiyesi Frank MCLNN Çeviren: Özgür ÖZOL Yayınevi: Türkiye İşbankası Kültür Yayınları Tür: Araştırma, Tarih Basım Tarihi:2025 Sayfa Sayısı:519 Kimine göre tarihin en eli kanlı hükümdarı, kimine göre Tanrı’nın gönderdiği bir cezalandırıcı… Çin, Rusya, Ortadoğu’ya kadar ulaşan imparatorluk, sınırlarını Orta Avrupa’ya kadar genişletti… Geçtiği ülkelerde vahşetiyle, gözü dönmüşlüğüyle iz bırakan Cengiz Han ve askerlerinin tarihini, imparatorluğun doğuşu- parçalanışı; kültürü, ekonomisi, dine bakışını… dönemin ve sonrasının yazılan kaynaklarına dayanarak oluşturulan bu eşsiz kitap, siz tarihi severleri bekliyor. Akademik bir kitap olması gözünüzü korkutmasın, anlaşılır bir dil, akıcı üslupla yazılan kitabımızı okurken o dönemin tarihe gidip, o dönemlere uzaktan bakıyorsunuz. CENGİZ HAN - Kitap Tavsiyesi
- İlk Devletlerin Derin Tarihi -TAHILA KARŞI - Kitap Tavsiyesi
İlk Devletlerin Derin Tarihi -TAHILA KARŞI - Kitap Tavsiyesi James C. SCOTT Çeviren: Akın Emre PİLGİR Yayınevi: Koç Üniversitesi Yayınları Tür: Tarih, Araştırma, İnceleme Basım Tarihi:2024 Sayfa Sayısı:272 Öncelikle bildiğimiz tarzda devletlerin tarihini anlatan bir kitap değildir; Yani ilk devletleri kuran hükümdarları, yapılan kahramanlıkları, savaşları, zaferleri, yenilgileri vs anlatan kitaplardan değildir. Avcılık, toplayıcılık, yerleşik hayat, evcilleşme; barbar toplumlar, göçebeler, yerleşikler, kölelik; sulama kanalları, beslenme, salgın hastalıklar, yazının icadı gibi konular üzerinden ilk devletlerin oluşumlarına dair, bir sosyal tarih bakış açısıyla anlatılan bir kitaptır. Diğer bir anlatımla anarşist bakış açısıyla yazılmış bir tarih kitabı ya da ana akım tarih anlatımına karşı bir bakış açısıyla yazılmış bir tarih kitabı. Ama, tarihe farklı bakmak isteyenlerin, onu başka pencereden okumak isteyenlerin okuması gereken kitaplardan. Sizi sorgulamalara iten keyifli bir okuma için okunmalı… İlk Devletlerin Derin Tarihi -TAHILA KARŞI - Kitap Tavsiyesi
- SATRANÇ - Kitap Tavsiyesi
SATRANÇ - Kitap Tavsiyesi Stefan ZWEIG Çeviren: Zehra Aksu YILMAZER Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Basım Tarihi:2025 Sayfa Sayısı:58 Bir çocuk düşünün, asla soru sormuyor, yaşıtlarıyla oyunlar oynamıyor, konuşmuyor, açıkça söylemedikçe kendine bir meşgale bile bulmuyordu. Zekası yetersiz, ahmak olan bu çocuğun tek bir yeteneği vardı, o da iyi bir satranç oynaması. Çocuğun iyi bir satranç oyuncusu olması yanı sıra onu yenmeye çalışan bir satranç ustasının, psikolojik işkence ile nasıl hiçlik duygusunu yaşattıklarını ve yaşadığını ve o duygu ile mücadelesine tanık olacağınız, hayatta kalma stratejisini öğreneceğiniz güzel bir roman. Okuyun ve okutun. SATRANÇ - Kitap Tavsiyesi
- ADIM ADIM İRTİCA… - Kitap Tavsiyesi
ADIM ADIM İRTİCA… - Kitap Tavsiyesi Mehmet BİCAN Yayınevi: Galeati Yayıncılık Tür: Siyaset, Araştırma, İnceleme Basım Tarihi:2021 Sayfa Sayısı:269 Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ölümünden sonra kurulan her hükümet, cumhuriyetin temellerine dinamik koyacak, laikliği, demokrasiyi sarsacak politikalar üretmiştir. Ne uğruna diye soracak olursanız cevabı gayet basit, iktidar uğruna, koltuk sevdası uğruna… Kitabımızın yazarı olan, usta gazeteci, Mehmet Bican, yakın tarihimizde yer almış olan siyasetçilerimizin iktidarda biraz daha kalma uğruna cumhuriyetin temeli olan, Atatürk’ün en mukaddes miraslarından biri olan laikliğe,din politikalarıyla nasıl darbe vurulduğunu, halkın en hassas duygularını, dini kullanarak, iktidarda olma sevdasını, İsmet İnönü döneminden itibaren kanıtlara dayanarak okuyucularına sunmuştur. ADIM ADIM İRTİCA… - Kitap Tavsiyesi
- SUSKUNLAR - Kitap Tavsiyesi
SUSKUNLAR - Kitap Tavsiyesi İhsan Oktay ANAR Yayınevi: İletişim Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi:2009 Sayfa Sayısı:269 Betimlemelerle Osmanlı döneminin Konstantinyye’sinin sokaklarını, caddelerini gezeceğiniz, müziğini dinleyeceğiniz, tasavvufunu öğreneceğiniz bir İhsan Oktay Anar romanı. Dili ağır, üslubu ağdalı olsa da, bu özellikler sizi yormayacaktır. Çünkü romanımızın mizahıyla, gerilimiyle birlikte verdiği geleneksel İslam anlayışıyla, masalsı bir dille anlatılan Konstantiniyye okumak, size kitabı elinizden bıraktırmayacaktır. SUSKUNLAR - Kitap Tavsiyesi
- MAYMUN ADASI -Kitap Tavsiyesi
MAYMUN ADASI -Kitap Tavsiyesi Osamu DAZAİ Çeviren: Edanur ADALIOĞLU ve Zeynep Ebru OKYAR Yayınevi: İthaki Yayınları Tür: Roman Basım Tarih:2024 Sayfa Sayısı:102 Yolları bir maymun adasına düşen kahramanlarımızın hikayesini anlatan beş hikaye okursunuz romanımızda. Kahramanların iç dünyasını, yalnızlığını, içsel yolculuklarını… anlatan romanımızda kahramanlarımızın adaya nasıl geldikleri ve hikayelerinin bir son yoktur; yazar romanının başını ve sonunu biz okuyucuların hayal dünyasına bırakmıştır. MAYMUN ADASI -Kitap Tavsiyesi
- CENNETİN KÖKLERİ
CENNETİN KÖKLERİ - Kitap Tavsiyesi Romain GARY Çeviren: Hasan CAN Utku Yayınevi: Sel Yayıncılık Tür: Roman Basım Tarihi:2025 Sayfa Sayısı:469 Alman kampından sağ çıkmayı başarmış kahramanımız, Morel, beyaz insan için “para”, Afrikalı insan için “et” olan fillerin özgürlüğü için mücadele eder. Yazar, fillerin yanında ormanları, balinaları, mayıs böceklerini, gergedanları, kuşları tasvir ederken onların da nefes hakkının olduğunu hatırlatır. İnsanların köpek dostluğu yanında diğer hayvanların da dostluna ihtiyacı olduğunu söyler. Romanımız siyasi, ekonomi, hayvanlar ve yerli insanların zihinleri üzerinden Afrika’nın nasıl sömürgeleştiğini ve II.Dünya Savaşı’nın getirdiği çirkin yüzünün bir başka gerçekliğini de betimlemiştir. Yoğun anlatımlı olan bu kitabımız Romain Gary’e Goncourt Edebiyat Ödülü’nü getirmiştir. Romain Gary, Emile Ajar mahlasıyla da romanlar yazmıştır; Edebiyat dünyası, 1980 yılında intihar eden Gary’ın bıraktığı mektubundan öğrenir bunu. Ve söyle yazmıştır “Çok eğlendim, teşekkür ederim Hoşçakalın.” Yazarımızın diğer romanlarını da okumak dileğiyle…. CENNETİN KÖKLERİ - Kitap Tavsiyesi















