top of page

Arama Sonuçları

Boş arama ile 338 sonuç bulundu

  • Fuzuli'nin Beng-ü Bades'i - Tarih

    Fuzuli'nin Beng-ü Bades'i - Tarih Fuzuli, Beng-ü Bade adlı mesnevisini, Şeybek Han’ı öldürüşünün ardından Şah İsmail’e ithafen kaleme almıştır… Eserde boza, mey, bade(şarap)beng(esrar), nukl(meze), arak(rakı), afyon, nebiz(hurma şarabı), macun ve berş gibi uyuşturucu, içki ve yiyeceklerin teşhis ve intak sanatlarıyla kişileştirilerek konuşturulmasından meydana gelen alegorik bir eserdir. Beng-ü Bade genç ve atılgan badenin arkadaşları arak ve nebizle birlikte ihtiyar sufi benge ve yaranların berş, müferrih macun, afyon ve kendisine ihanet eden bozaya karşı verdikleri çetin savaşın hikayesidir. Kimine göre badeyle Şah İsmail, bengle de Sultan II.Beyazıt anlatılmak istenmiştir. Şah İsmail, daha çok sulu sarhoşluğun tutkunudur. Öldürdüğü Özbek hükümdarı Şeybek Han’ın gümüşle kaplattığı kafatasıyla bile badesini(şarap) içerken Beyazıt’a bir hokka macunu layık görür. Onun için şarap güç ve cengâverlik, kuru zevkler ise zayıflık ve korkaklıktır. Nitekim eserde de beng yaşlı bir sufiyken, bade genç ve korkusuz bir savaşçıdır. Onur GEZER, Osmanlılarda Esrar ve Esrarkeşler

  • Deve Kuşu Tüyü Neden Değerlidir? - Tarih

    Deve Kuşu Tüyü Neden Değerlidir? - Tarih Devekuşu tüyü Antik Mısır’ın en değerli hazinelerinden bazıları deve kılından imal edilir. Devekuşu, Mısır coğrafyasına özgü bir hayvan değildir. Etiyopya ya da Nübye’den haraç olarak gelmiştir. Seçkinler tarafından çok sevilen deve kuşunun yumurtaları parfüm şişelerine ve mücevherlere dönüşür. Kraliyet hekimleri tarafından kullanılırken rahipler de öte dünyaya yolculukları hızlandırmak için tabutlara deve tüyü koyulur. Ayrıca sıcaklarda firavunu serinletmek için kullanılan yelpazelerde de devekuşu tüyü kullanılmıştır. *Kralın yelpaze taşıyıcısı onun her daim yanındadır.

  • Devlet Baba Mıdır? - Tarih

    Devlet Baba Mıdır? - Tarih Özal devletin baba olarak görülmesine karşıdır;  “ eğer devleti baba olarak görürseniz, bazen devletin siz dövebileceğini de kabul etmeniz icap eder ki bu demokrasi ile çelişir” şeklinde görüşünü ortaya koymuştur. M. Zeki Duran, Türkiye’de Liberal - Muhafazakar Siyaset ve TURGUT Özal

  • TTK ve TDK neydi aslında? - Tarih

    TTK ve TDK neydi aslında? - Tarih Atatürk, 15 Nisan 1931 yılında Türk ve Türkiye’nin tarihini araştırmak, yaymak halkı bu konuda bilgilendirmek, tarih bilinç yaratmak, yurt dışında Türkler hakkında yazılan -pek çok kitapta -“barbar” kelimesini kullanıp istilacı, yağmacı olarak nitelendirilmesinin önüne geçmek için Türk Tarih Kurumu’nu kurmuştur. Türk dili üzerinde araştırmalar yapma, dilin güncel sorunlarına çözüm bulmak, dili korumak ve geliştirmek için de 12 Temmuz 1932 yılında Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurmuştur.   Atatürk bu kurumlar dernek olarak kurmuş ve bu iki özel kurumun, devletten medet ummasın, devleti yönetenlerin siyasetine bulaşmasın diye mirasının bir kısmını bırakmıştı; İş Bankası’ndaki payları onların hiçbir siyasetin güdümüne girmesin, özgürce araştırmalarını, çalışmalarını sürdürmeleri için vardı. Fakat takvimler 17 Ağustos 1983’ü gösterdiğinde yani 12 Eylül döneminde, Resmî gazetede bu iki kurumun tüzelkişiliği kaldırılmış, yeni kurulan Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na bağlanmıştı; Cumhurbaşkanının gözetiminde Başbakanlığa bağlı birer devlet dairesi haline getirilir. Bu kurumlarda çalışan bilim insanları ise memur statüsüne getirilir.  Artık TTK ve TDK devletin sıkı denetimi ve kontrolü altına girecek. Günümüze kadar gelen süreçte durum giderek kötüleşecekti; yasa tasarıları ile bu iki kurum bağımsızlıklarını tamamen kaybetti, İş Bankası’nda bulunan hisselerin karlarını alamayacak duruma getirildi, CHP ile ödemeler konusunda sıkıntılar çıkar, başkan ve başkan yardımcılarının ömürlerinin sonuna kadar makamlarda kalmalarını sağlayacak hükümler getirilir… Türkiye yakın tarihinin hem Başbakanı hem de Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel iki kurumun devletleştirilmesini söyle değerlendirmişti: Onlar normal zamanın tasarrufları değildir. Kapalı rejimlerde yapılmış olan tasarruflar tartışılmalıdır. Ben tartışılmadan yapılan tasarrufların tümüne karşıyım! Kenan Evren bir gün Çankaya Köşkü’nde yazar ve sanatçıları davet etmiştir. Bunlardan biri Yaşar Kemal idi. Yaşar Kemal şunları söylemişti: Ben Türk Dil Kurumu’nu kapatmış olanların elini sıkmam.

  • Mustafa Kemal'in Muhafızı Topal Osman - Kitap Tavsiyesi

    Mustafa Kemal'in Muhafızı Topal Osman - Kitap Tavsiyesi Ali Şükrü Bey Cinayetinin Gizli Kalmış Gerçekleri Ümit DOĞAN Yayınevi: Kripto Yayınları Tür: Araştırma-İnceleme Basım Tarihi: 2021 Sayfa Sayısı: 364 Gönüllü katıldığı Balkan Savaşları’nda topal kalan, Milli Mücadele döneminde çetesi ile Müslüman ve masum Pontus halkını, işgalci Pontuslara karşı koruyan, Kurtuluş Savaşı’nı yenilgiye uğratmak isteyen isyanları, komutanlarla birlikte bastıran ve M. Kemal’in ilk muhafız alayını oluşturan Topal Osman Ağa’nın hayatını, siyasetini ve yaşamını anlatan bir akademik çalışmadır, kitabımız. Dönemin meclis tutanakları, gazeteler, o dönemi yaşayan kişilerin aile üyeleri ile yapılan görüşmeler ve konu üzerine yazılan çalışmalardan -makale, tez, kitap- derlenerek, mebus Ali Şükrü ve Topal Osman Ağa’nın sır ölümleri ve en önemlisi ölümlerinde M. Kemal’in ilişkisi olup olmadığına dair bir araştırma yapan tarihçi Ümit Doğan’ın kaleminden Topal Osman Ağa ve gizli kalmış gerçekler. Kitabımız akademik bir çalışma olsa da akademik bir dil ve üslupla yazılmamıştır. Bu yüzden akademik bir dile alışkın olmayan tarih okurlarımız için anlaşılır bir dil, yalın cümlelerle yazılmış, bir Topal Osman kitabı. Kitaptan Alıntılar: - Osman Ağa, Birinci Dünya Savaşı sonunda Giresun’a geldikten sonra bölgedeki Pontusçu Rum çeteleriyle mücadeleye başlamıştır. Sakarya Savaşı’nın hemen öncesine kadar devam eden bu mücadelesi, Osman Ağa’nın tarih sahnesine çıkmasına büyük rol oynamış, Ömer Sami Coşar’ın deyimiyle onu “Karadeniz Boylarında Pontus Rum Devleti Hayallerine Darbe Vuran Adam” haline getirmiştir.    - 1920 yılı Ocak ayında Işık gazetesinin kapatılması ile Giresun’da yayın yapan hiçbir gazete kalmamıştır. Osman Ağa gazete çıkarmaya karar verir ve Giresun matbaası için ısmarlanan bir baskı makinesini alarak işe başlar. Osman Ağa’nın çıkarttığı ve 17 Ocak 1920 tarihinde yayın hayatına başlayan bu gazetenin adı Gediklikaya’dır.

  • Kesin İnançlılar - Kitap Tavsiyesi

    Kesin İnançlılar - Kitap Tavsiyesi Eric HOFFER Çevrien: Erkıl GÜNUR Yayınevi: Plato Film Yayınları Basım Tarihi:2010 Sayda Sayısı:190 Kesin İnançlılar, kendi mutlak bilgilerini, doğrularını -siyasi-dini-inancı-usu-düşünü-felsefesini-milliyetçiliğini kendi içinde şüpheye bırakmadan kabul eder. Hatta birlikte yaşadığı aile-çevre ve toplumuna da kabul ettirmeye çalışır. Bu kabul ettiriliş kimi zaman zorla, kimi zaman baskıyla, kimi zaman şiddetle, kimi zamanda da söz ustaları, yazarlar ve aydınlar aracılığıyla… Yazarımız toplumsal/sosyal ya da devrimlerde kitle hareketlerinin, sosyo-psikolojisini ve bunun alt yapılarını incelemiştir. Yazarımız, komünizm, Nazi-Faşizm, Japon, Katolik gibi kitle hareketlerinden bol bol örnek vererek kesin inançlıların oluşumunu, gelişimini ve sonuçlarını irdelemiştir. Kitap, kesin inançlıları, dört bölümde ve her bölümün de kendi alt başlıkları içinde çözümlemiştir. Akıcı üslup, anlaşılır ve yalın bir dille yazılmıştır.   Hangi ırk, dil, din, inanç, millet ve ülkeden olursa olsun her satırında her okuyucunun yaşadığı ülkeden, toplumdan ve çevresinden bol izler bulacağı evrensel bir kitaptır. Kitabımız, siyaset, sosyoloji, psikoloji ve tarih okumak isteyenlerin kütüphanelerinde bulunması gereken kitaplardandır. Ayrıca kitabımız, kütüphanenizden ara ara alıp okumak isteyeceğiniz kitaplardan biridir; çünkü kitabımız her devrin kitabıdır. Kitaptan Alıntılar: -Suç bir dereceye kadar, kitle hareketlerinin yerine geçer. Kitle hareketlerinin ( ister ulusal, ister dini ya da devrimci olsun) yüceleştiği durumlarda adi suçların azaldığı görülmüştür. -Başarılı bir liderin en önemli başarılarından biri, taraftarlarında muhteşem bir görev yaptıkları hayalini yaratmak rolüyle, ölmenin ve öldürmenin acı gerçeğini maskelemektir. -Bir kitle hareketinin seçmiş olduğu düşmanın, canlılığı ile doğru orantılıdır. Yahudileri imha edilmesini arzu edip etmediği sorulduğu zaman Hitler söyle cevap vermiştir: “Hayır… İmha edersek onları yeniden yaratmamız gerekecektir. Sadece ismen değil, cismen mevcut bir düşmanınızın bulunması esastır”

  • Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi - Kitap Tavsiyesi

    Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi Olabilirdi - Kitap Tavsiyesi Sezen ÜNLÜÖNEN Yayınevi: İletişim Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi:2024 Sayfa Sayısı:83 Cennetteki İlk Günüm Bir Tık Daha İyi olabilirdi, adlı bu kısacık romanı okuduğunuzda, sayfalar arasında gezinirken, kimi zaman yüzde tebessüm bıraktıran, kimi zaman güldüren ama en çok da okurken okuyucuyu düşündüren bir romandır. Çünkü romanımızın kurgusu insanların cenneti bile dünyaya dönüştürmesidir. Yazarımız, eğlenceli bir şekilde kurguladığı kısacık romanında, akıcı, sade bir üslup ve dil kullanmıştır. Adam kayırmanın, torpilin, haksız kazancın, rüşvetin, güç eşitsizliğinin, sosyal adaletsizliğin, göç ilişkileri, kendinden olmayanın ötekileştirilmesi, yok edilmesi gibi, nefes alıp verdiğimiz bu dünyaya mahsus yanlışlıkların, hataların, aksaklıkların ve sorunların cennette nasıl yer bulduğunu eğlenceli tarzda yazan romancımız, bir solukta okunan bir hiciv romanı kurgulamıştır aslında.

  • Ana - Kitap Tavsiyesi

    Ana - Kitap Tavsiyesi Maksim GORKİ Çeviren: Ergin ALTAY Yayınevi: Can Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi: 2019 Sayfa Sayısı: 431 Maksim Gorki 1906 senesinde Çarlık Rusya tarafından sürgüne gönderilir. Sürgün yıllarında edebiyatta toplumcu-gerçeklik akımının önemli yapıtlarından biri kabul edilen ANA romanını yazar.; Rus proletaryasını, onların, işverenin sömürge dünyasına karşı mücadelesini, ucuz işgücünü- emeği, hayat pahalılığını anlatır, hatta roman fabrikada zorlu çalışma koşullarından bahsederek başlar. Romanın başkahramanı proletaryanın liderlerinden biri olan Paver’in anası Pelageya’dır. Palegeya, kocasından sürekli dayak yiyen, hakaret işiten, hor görüyen bir kadındır. Nihayetinde gün gelir kocası ölür ve oğlu sayesinde proletarya sınıfının başlattığı savaşın içinde yer alır ve yoldaşlar edinir. Ana Palegeya oğlunun ve yoldaşlarının davalarına katılır, bildiriler, kitaplar dağıtır. Yeri geldiğinde de proletaryanın en ateşli savunucularından olur. Romanımız, 1900’llü yılların Rusya’sının sosyal- ekonomik yapısını, Çarlık Rusya’yı yıkan Sovyetlerin ayak seslerini, işçi- emekçi sınıfının uyanışının romanıdır. Ve bu özgürlükçü hikaye anne kavramı ile bütünleştirilmiştir. Kitabımız sade, yalın akıcıdır. Romanın en önemli özelliklerinden biri de okuyucuda, hala daha devam eden sömürü dünyasına karşı, başkaldırıcı, mücadeleci ve özgürlükçü duygularını uyandırmasıdır. Kitaptan Alıntılar: -Burada yaşam her zaman böyleydi, yıllar bulanık bir sel gibi ağır ağır bir yerlere doğru akıp gidiyordu, geçmişin aynı düşünce, davranış alışkanlıklarına bütünüyle sımsıkı bağlıydı. Kimse de bu yaşam biçimini değiştirmeyi denemek istemiyordu. -Her zaman her yerdeyiz biz, çalışmada en önde ama yaşamın en sonunda… Peki bizi düşünen kim? Bizim için iyi bir şeyler yapmak isteyen kim? Kim insan olarak görüyor bizi karşısında? Hiç kimse. -Sabır diye bir şey kalmadı. Herkes sinirleniyor, bağırıp çağırıyor, her şeyin fiyatı durmadan yükseliyor. Buna karşılık insanlar ucuzluyor. Uzlaşı sözcükleri hiç duyulmuyor.

  • Utopia - Kitap Tavsiyesi

    Utopia - Kitap Tavsiyesi Thomas MORE Çeviren: Sabahhattin EYÜPOĞLU, Vedat GÜNYOL, Mina URGAN Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi:2023 Sayfa Sayısı: 244 İnsanlar mutlu, sağlıklı, huzurlu, kültürlü, eğitimli… bir yaşam için bir devlet kurmuşlardır. Bu devlet, halkı için, iyi politikalar geliştirmiş, adaleti, ekonomisi, yönetimi hümanizm üzerine inşa etmiştir. Özetle yazarımız ideal bir toplum ve devlet düzenini hayal etmiş ve bunu yazmıştır. Kitabımız sosyalist düzenin önünü açan önemli yapıtlardan biri olarak kabul görmüştür. Siyaset felsefesine, sosyolojiye merak salanların okuması gereken kitaplardan biridir. Kitapta Mina Urgan’ın bir inceleme yazısı, “Platon’un Devlet’i ve More’un Utopiası,” “More’dan sonra yazılan Utopialar” incelemeleri de mevcuttur.

  • Amerika'nın Raporları - Tarih

    Amerika'nın Raporları - Tarih Hilts Raporu: 1948-50 yıllarında ABD Federal Kara Yolları Bürosu Genel Müdür Yardımcısı Hilts’in başkanlığında bir heyet tarafından yazılan “Türkiye’nin Yol Durumu” başlıklı rapordur. Bu rapor, Türkiye’nin demiryolundan vazgeçmesini ve öncelikle karayollarının yapılmasını sağlamıştır. Baker Raporu: 1949-1950 yıllarında Dünya Bankası yöneticisi Baker başkanlığında hazırlanan ve “Türkiye’nin Ekonomisi” başlığını taşıyan rapordur. Rapor Türkiye’nin önceliğini tarıma yöneltmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ve rapor uygulanmıştır. Thornburg Raporu: 1949-50 yıllarında Amerika Dışişleri Bakanlığında petrol danışmanı Max Weston Thornburg ve arkadaşları tarafından yazılan “Türkiye’nin Bugünkü Ekonomik Durumu” ve “Türkiye Nasıl Yükselir” başlıklı iki rapordur. Thornburg’un 1956 yılında Başbakan Menderes’in danışmanı olduğu yazılır. Bu rapora göre özelleştirmenin önünün açılması, Sümerbank, Etibank, Karabük Demir Çelik gibi kuruluşların özelleştirilmesi veya tasfiye edilmesi gerektiğinden, uçak ve uçak motor fabrikalarının ekonomik olmadığından bu fabrikaların kapatılmasının” uygun olacağından bahsetmekte… Bu raporlar serbest piyasayı önceleyip, devletçi uygulamaları ağır bir dille eleştirmiş, Hilts  gibi karayoluna öncelik verip tarımda ilerlenmesini önermiştir. Ağır sanayi hamleleri yerine hafif sanayi, tüketim mallarına dönük sanayiye ağırlık verilmesini tavsiye etmektedirler. Kömür üretiminin yerli sanayi için değil Batı sanayi için gerçekleştirip ihraç etmesi gereği…  Yabancı sanayinin gelmesi için teşvik edilmeli ve bir kanun çıkarılmalıdır….  Lokomotif ve traktör üretimi için talep edilen krediye de Thornburg şiddetle karşı çıkmaktadır. Bunun yerine daha ucuz olarak ithalata gidilmesini önermektedir… İsmail YAVUZ, Mustafa Kemal’in Uçakları (Türkiye’nin Uçak İmalat Tarihi 1923-2012)

  • Osmanlı Hanedanları Nasıl Sürgün Edildi? - Tarih

    Osmanlı Hanedanları Nasıl Sürgün Edildi? - Tarih 3 Mart 1924’te TBMM’te Osmanlı hanedan mensuplarını ülkeden sınır dışı edilmeleri hakkında bir kanun çıkarılır; hanedanın erkeklerine 72 saat süre verilirken kadınlarına ise 10 gün mühlet verilmiştir. Bu zaman süresinde mallarını satacak ve ülkeden tren veyahut gemi ile ayrılacaklardır. Sürgüne yollananlara maddi olarak ikişer bin İngiliz lirası ve geri dönüşü olmayan, bir yıl geçerli pasaportlar verilmiştir.

  • Uygur Türkleri ve Matbaa - Tarih

    Uygur Türkleri ve Matbaa - Tarih Uygur Türklerinin dünya medeniyetine katkıları yalnız ipek ticaretiyle kalmadı, Çin’de icat edilen Çince ideogramlar kazılmış levhalarla baskı metodunu Uygurlar Türkçeye uygulayarak müteharrik harflerle baskı metodunu, yani matbaayı keşfettiler. Halil İNALCIK, ATATÜRK ve Demokratik Türkiye

  • White Facebook Icon
  • Instagram
  • X

Bilge Zevat

Bilge Zevat Baykuş

© 2024 by Kâşif

bottom of page